Eşsiz Bir Hukuk(suzluk) Ülkesi
Bir nefes aldım kendime geldim ki sonbahar
Mor ve Ötesi – Sonbahar
Evimin önünde hüngür hüngür ağlıyor
Aynaya baktım kendime sordum, eşsiz miyim?
Ayna ağladı yalan söyleyemedi
Bitmeyen bir pandemi, ilmek ilmek yıkılması için çalışılmış bir ülke ve yıkanlar tarafından suçlanılan, bir kısmı daha oy bile kullanmamış genç bir nesil. Gecenin dördünde neden bu satırlara bu cümleyle girdim, bu şarkıyla girdim hiçbir fikrim yok açıkçası ama konuşasım var. Tüm bu hukuksuzluğa karşı konuşasım var, eminim senin de var, korkun gibi. “Ya bir şey olursa” cümlesinin korkusu çok insanı susturuyor ama ben merak ediyorum. Bu insanlar kendilerine bir şey olursa diye mi korkuyor yoksa korktukları artık mafyalaşmış insanların sevdiklerine verebilecekleri zararlar mı? Büyük bir çoğunluk için ikincisi gibi hissediyorum. Hoş, sustuğumuzda ne kadar korumuş oluyoruz burası ayrı muamma. Bunca katledilen insan, hakları gasp edilen insan ve doğrularıyla gömülen insan.
Öyle bir ülke düşünün ki, bir kadını dövdüğünüzde, öldürdüğünüzde, tehdit ettiğinizde serbest kalıp, şiddet gören kadın olarak kendinizi savunduğunuzda tutuklanabiliyorsunuz. Öyle bir ülke düşünün ki, din ve bayrak diyip, memleketi parsel parsel satsın ve sonra da anlamazdan gelsin, çünkü koyun gibi güttükleri kişiler onlara bu sorgulanmazlık yetkisini vermiş olsun ve inatla arkasında kalmaya devam etsin. Öyle bir ülke düşünün ki, asgari ücreti açlık sınırıyla savaşsın, yoksulluk sınırı da neymiş?! ve öyle bir ülke düşünün ki, büyük bir kısmı bu asgari ücret ve altıyla çalışan kesim inatla kendilerini bu duruma mahkum bırakanlara oy vereceğini, bu uğurda asıp keseceğini haykırsın.
Yıllardır ülkeye baktıkça, dünyaya baktıkça bir alıntı hislerimi anlatıyor sanırım:
Ben bu çağdan nefret ettim, etimle kemiğimle nefret ettim…
Cahit Zarifoğlu
Her geçen gün kendimi sorguluyorum. Nerede hata yaptığımı, nasıl düzeltebileceğimi, bu ülkeye nasıl fayda getirebileceğimi, nasıl bu insanlardan arındırıp atamı onurlandırabileceğimi sorguluyorum. Yavaş yavaş farklı bir soru geliyor aklıma:
Neden ben? Bunca insan arasından fark yaratabileceğine inanacak kadar saf mıyım? Ben bu farkı yaratabilecek kadar eşsiz miyim? Yeterli miyim…
Şimdi gel de çık çıkabilirsen işin içinden işte… Bazen olmuyor sanırım. Çıkamıyor insan işin içinden. Bir ülke nasıl kurtarılır? Tepeden bir dikta yönetimiyle fikri kötü olanları eleyerek mi? Peki ya o fikirlerin kötü olduğuna kim karar veriyor? O insanları eleme yetkisini kim veriyor? Kimin vicdanı buna elverebilir? Yoksa alttan tetiklenen, tepeye doğru zorlanacak bir devrimle mi? Peki bu kadar baskı, sansür ve hukuksuzlukla bu nasıl olabilir ki?
Devleti mi eleştirdin? Sabaha kapında misafirlerin var, işyerine de gitme yok yere, neticede artık orada çalışmıyorsun, dünkü eleştirinle istifa mektubunu da yazmış oldun. Çünkü neden, çünkü düşüncelerini ifade ettin, çünkü dedin ki burada yanlış bir şeyler var.
Evet haklısın, burada çok yanlış bir şeyler var. Bu ülkenin tamamında var. Tabanından tavanına, halkından yönetimine bir sorun var. Liyakat sorunu var, insanlık sorunu var, ekonomik sorunlar var, hukuksal sorunlar var, politik sorunlar var, var da var… Bunlar daima da olacak maalesef ki, bunu yok edemezsin. Ancak sen, evet sen bunu azaltabilirsin. Bir öğretmen olup, öğrencilerine idol olabilirsin, dersleri kadar insan olmanın da önemli olduğunu öğretebilirsin. Ebeveyn olup, birine nasıl davranması gerektiğini öğretebilirsin. Olmuş ve olana bazen bir şey yapamayız ancak olacak olanı belirleyen biziz. Bizim hareketlerimiz ve hareketsizliklerimiz.
Bu çağrıyı sana çok kez yaptım o yüzden bir kez daha tekrarlayacağım. Gelecek senin. Çocuklarına ve diğer tüm çocuklara nasıl bir dünya kalacağı senin ve senin gibi insanların savaşıp savaşmayacağıyla belli olacak. Varsın devleti yönetme, varsın senin için çok çok mühim bir iş olmasın, sen onu inanarak, bir şeyleri değiştireceğini düşünerek yaparsan değiştirebilirsin. Çocukluğumdan beri, belki daha da önceden beri dolaşan bir söz var, duymuşsundur ama ufacık hatırlatabilirim sanırım, sonra da yeni, daha enerjik ve moral depolayan bir şarkıyla uğurlayacağım seni.
Sakın bir çiviyi küçümseme. Bir çivi bir nalı, nal bir atı, at bir komutanı komutan bir orduyu, ordu koca bir ülkeyi kurtarır.
Cengiz Han
Kendine dikkat et, o güzel kalbine değecek ellerin onu kirletmesine izin verme, eğer izin vermezsen kim gelirse gelsin başarabilirsin bunu. Bazen bir çivi, bazen de kahraman olacağın zamanlar gelecek. Hepsine hazır olup hiç bırakmamak en iyisi sanırım. Bu da söz verdiğim gibi şarkın, sürpriz 🙂 Görüşmek üzere sevgili arkadaşım.
--1 Yorum yap--