Çağrı
Merhabaa, merhaba ve merhaba sevgili arkadaşım,
Biliyorum çok çok uzun zaman oldu görüşemeyeli ve ne kadar özür dilersem dileyeyim yetmeyecek ancak o kadar anlamsız şeylerle boğuldum ki, anlatsam bir yazı da oradan çıkar. Ancak bugün biraz daha pozitif kalasım var o yüzden çok güzel bir şarkıyla çağrı yapıyorum sana 🙂
If you can hear me now
Lullaby – Nickelback
I’m reachin’ out to let you know
That you’re not alone
Eğer beni duyabiliyorsan,
Sana sesleniyorum;
Yalnız değilsin.
Epeey aksiliklerle başladığımız bir yıl oldu sanırım 2021. Selefini aratmayacak şekilde. Ancak her zaman olduğu gibi insanlar en karanlık anlarında bile gökyüzünün daima onlarla olduğunu unutmuş gibi duruyor.
Pandemi sebebiyle tüm sosyal yaşamın kaybolduğunun düşünüldüğü, tam oturamayan bir ekonomi, adalet sistemi ve eğitim sistemi ile ayakta kalmaya çalışan bir ülkenin sevgi dolu bir vatandaşı olmak zor, birinci gözden tecrübe ettim oradan biliyorum. Evet, aile evi konusunu da biliyorum, zorluklarını, özellikle üniversite rahatlığından oraya dönüşün verdiği tuhaf huzur dolu konforsuzluğu. Ya da bu mükemmel ötesi ekonomide yaşanan geçim sıkıntılarını, artık kalıcı bir iş kısmını bırakıp sadece hayatta kalmaya odaklanmış bir bireyin zihin yapısını, “Ülkede yoksulluk sorun değil” diyen bakanın açıklama yaptığı gün açlıktan ölen, geçim sıkıntısından intihar eden insanların yaşadığı ihaneti görebiliyorum, hissedebiliyorum.
Senin gibi ben de tüm bunlardan kurtulmak istiyorum. Tüm sorunlarımızdan kurtulalım, Gece kafamı yastığıma koyduğumda gözlerimi kapatmak o kadar da korkutucu bir fikir olmasın. Düşünerek uyuyakalmak yorgun uyanmaya sebep olmasın, huzurlu bir uyku ile mutlu uyanayım. Haberlere baktığımda en büyük sorunun yaralanmasız atlatılan ufak kazalar olduğunu görmek, vatandaşına değer veren bir ülkede yaşamak, tam tabiriyle “insan gibi yaşamak”. Senin, benim, yoldan geçen birinin, bu ülkede haksızlığa uğramış her bir ruh bunu istiyor inan.
Ancak mesele biz bunun için ne yapıyoruz? Bence en büyük sorun burada başlıyor, çünkü hiçbir şey yapmıyoruz. Haksızlığa uğrayanlar bir araya gelmek yerine kirli politika manevralarına başvuruyor ve ustaları tarafından bir piyon olarak kullanılıp gözü kapalı feda ediliyor. Haliyle hiçbir şey değişmiyor. Bu sözlerim kim tarafından nasıl algılanır bilmiyorum ama bu gezegende, bu ülkede, bu ülkede yaşayan her bir vatandaşın kafasında değişmesi gereken bir şey var. O da şu anda yaşıyor olsak da geleceğe de yaşanabilir bir dünya bırakmamız gerektiği.
Kendimizi bırakarak geleceğe faydalı ne miras bırakabileceğimizi konuşmamız gerekirken biz geleceğe birkaç günde bir zam yiyen ürünleri, delik deşik ettiğimiz bir ozonu ve uydu çöplüğüne çevirdiğimiz bir atmosferi bırakıyoruz. Bozuk bir bürokrasi, her seferinde daha bozuğuyla değiştirilen bir eğitim sistemi, toplanmaması için itinayla çabalanan bir ekonomi bırakıyoruz. İnsan canının o kadar da kıymetli olmadığını, kötülerin kazandığını ve kazanmanın önemli olduğunu gösteriyoruz sürekli olarak.
Çok konuştum sanırım, arada yapıyorum sanırım bunu, özür dilerim ama çok doluyum inan. Kafamın içindekilerin kırpılmışının kırpılmışı bir metin bu. O yüzden fazla uzatmadan sana ve bu metni okuyan herkese çağrımı yapıyorum:
Pes etme, çünkü yalnız değilsin!
Lütfen bu çağrıma kulak ver sevgili dostum. Zira biz “Aman başkası yapsın neden ben yapayım?” dersek, diğerleri de bunu söyleyecek ve her şey için çok geç kalacağız. Daha da gecikmeden, hala fırsat varken bu çağrıma kulak ver ve sadece kendin için değil, gelecekteki nesillerin de oksijene huzurla kavuşabilmesi, bizim başardıklarımızı katlayarak başarabilmesi için bir umut ışığı ol.
Küçük bir kapanış notu: Parçanın klibini izleyip sözlerini incelemeni tavsiye ederim. Konumuza çok çok hoş bir dokunuşu var.^^
Seni bir sonraki rahatsız edişime dek görüşmek üzereee, kendine çok çok dikkat et ve o güzel kalbinin pes etmesine asla izin verme 🙂
--2 Yorumlar--