Eski Bir Şarkı
İnsanı en çok yaralayan şey, fiziksel acı değil; haksızlığın ve mantıksızlığın verdiği ruhsal ıstıraptır.
Viktor E. Frankl
Bir ay daha bitiyor, geçmek bilmiyor dediğimiz bir yıl daha bize veda ediyor ağır ağır. Uzun bir süredir devam eden düşüşümüzü, yine büyük umutlarla güneşin etrafındaki turumuzu tamamlayarak değiştirebileceğimize inanacağız. Yine tuhaf şapkalar takıp, gereksiz bir süsleme sevdasına bulanacağız. Seviyoruz sanırım böyle şeyleri, kendimize gereksiz umutlar yükleyip, hiçbir şey için çabalamadan her şeyin kendi kendini düzelteceğini beklemeyi falan. “Ben mi bu hale getirdim sanki bu dünyayı?” dediğini duyar gibiyim ve evet, sen yaptın bunu, ben yaptım, onlar da yaptı, hepimiz sorumluyuz bundan. “DUR” demeyen hepimiz bundan sorumluyuz. Bunun için mücadele etmeyen hepimiz, en az bu zararı verenler kadar suçluyuz.
Sahi ya, şimdi kim oldu suçlusu bunun? Hangimiz yapacağız bunun tamiratını? İlk çiviyi ben çaksam gelecek misiniz yardıma? Yoksa bu sefer de “Amaan zaten uğraşan var, ben anlamam etmem ne yapabilirim?” mi diyeceksiniz?
Olmuyor işte öyle arkadaşlar. Yaşam savaşı veren bir gezegenimiz var ve bir insan bunu tek başına yapamaz. Bu gezegeni, insanlarını, hayvanlarını, bitkilerini, bu güzel gökyüzünü korumak, hayatta tutmak bizim elimizde. Kaliteli öğretmenleri yüceltip, eğitimlerine saygı duymakla, bu eğitimi okul dışına da aktarıp hayatımızın bir parçası yapmakla olacak bir şey bu.
Tekrar tekrar aynı şeyleri söylüyorum takılıp kalmış bir plak gibi, biliyorum. Ancak bunca umursamaz insanın arasında elimden daha fazlası gelmiyor sanırım artık. Tüm tutarsızlığımla ve deli ruhumla elbette pes etmeyeceğim. Koskoca yaralara koskoca yara bantları yapıştıracağım, temizleyip dikiş atmaya çalışacağım ancak fazladan birkaç ele de hayır demem sanırım. Hem, bir deliye yardım etmekten daha eğlenceli ne olabilir ki? (tamam kabul, epey bir şey olabilir ancak konumuz tam olarak bu sayılmaz hehehe)
Karar bizim sevgili dostlarım, bu gezegeni hak edip etmediğimizi yine biz belirleyeceğiz, gezegenimizin Güneş etrafında turunu tamamlaması değil, süslenmiş ağaçlar değil, ibadethanelerde tanrısından barış, refah isteyip çabalamamak, boş boş beklemek değil. Her an nasıl “Daha iyisini yapabilirim?” sorusunu sorarak, bu uğurda çabalayarak hak edeceğiz bunu. Türümüze verilen ada göre yaşayarak yapacağız; İnsan gibi 🙂
--1 Yorum yap--
Okurken kendimi yalnız hissetmedim. Bant yapıştırdığın yaraya dikiş atıp senin yanında olmak istedim. Son cümleyi okuyunca yükseldim, daha iyi bir yere, daha iyi bir dünyaya vardım. Dalgalı bir yolculuktu bunu okumak, taşlı toprak köy yolunda arabayla gider gibi.